23 Eylül 2008

1 dakika, 1 saat, 1 gün





altı gün olmuş yine yazmayalı. öyle görünüyor blogumda... ama bence beş gün olmadı yazmayalı...

çünkü 6 kere uyuyup uyanmadım. ya da günde 3 öğünden 18 öğün yemek yemedim. 6 günün gazetesini de okumadım. 6 kere çıkmadım evden...

düşününce dünyadaki milyarlarca insan için de geçerli tek bir zaman parametresi olması saçma gelmiyor mu size de?? herkesin 60'a kadar sayması o '1 dakika' olarak adlandırdığımız zaman dilimi kadar sürdüğünü varsaymak gibi geliyor bu bana.

bence biz zamanı durdurabiliyoruz. ya da hızlandırıp yavaşlatabiliyoruz... ama sadece belirli kalıplara sıkıştırdığımız için farkedemiyoruz bunu. hepimizin ortak bir saati varmış gibi davrandığımız için farkedemiyoruz.

size hiç 1 dakika 1 saat gibi gelmedi mi? ya da 1 saatin 1 dakika gibi çabucak tükeniverdiğini hissettiğiniz olmadı mı? sıkıcı bir dersin son 10 dakikası hiç geçmez sanki, değil mi? bir haftalık bir tatil göz açıp kapayınca bitiverir. boş boş oturduğumuzda zaman geçmez de, bir yere yetişmeye çalıştığımızda yetişemeyiz zamanın hızına... sevgilimizle geçirdiğimiz kısıtlı zaman çabucak tükenir ama işte, okulda bitmek bilmez aynı zaman...

bence herkesin kendine ait bir uzay zaman sürekliliği var. kendine özgü '1 dakika'sı var uzatıp kısaltabildiği... işte bu kendimize ait zamanın kontrolünü elimize alıp diğerlerinkinden ayırdığımız zaman gerçek özgürlüğe kavuşabiliriz. kimi buna ölüm diyor, kimi sonsuz uyku... kimi huzur, kimi mutluluk... kimi bunu yaşarken yakalayabilir, kimi öldükten sonra...

ben şu an başkalarının önüme koyduğu zamanı yaşıyorum, ama öyle ya da böyle bir gün kendi zamanımı yaşayacağımı biliyorum.

6 gündür yazmıyorum lan ne var demek yerine nasıl bir laf kalabalığı yaptım yaa... neyse...

not: resim salvador dali'nin 'melting clocks' tablosu...

1 yorum:

Murat dedi ki...

resim güzelmiş