25 Haziran 2008

futbol toplumların afyonudur

yine unutturdu bize bazı şeyleri...
not:fotoğraf 19 ocak kolektifinden...

10 Haziran 2008

yaşamaya dair

-------
Diyelim ki, agir ameliyatlik hastayiz,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün degilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de gülecegiz anlatilan Bektasi fikrasina,
hava yagmurlu mu, diye bakacagiz pencereden,
yahut da sabirsizlikla bekleyecegiz
en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüsülmeye değer bir seyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanip ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hinçla bilecegiz bunu,
fakat yine de çildirasiya merak edecegiz
belki yillarca sürecek olan savasin sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,
yasimiz da elliye yakin,
daha da on sekiz sene olsun açilmasina demir kapinin.
Yine de disariyla birlikte yasayacagiz,
insanlari, hayvanlari, kavgasi ve rüzgariyla
yani, duvarin ardindaki disariyla.

Yani, nasil ve nerede olursak olalim
hiç ölünmeyecekmis gibi yasanacak...

Nazım Hikmet 1948

08 Haziran 2008

rafael nadal ezdi geçti

Bugün Roland Garros 2008'in erkekler finali vardı. Bu finali ne yazık ki izleyemedim çünkü kendimin finali vardı...(cümleye gel...)

Son 3 senedir tekrarlanan final vardı bugün. Rafael Nadal üçüncü kez üst üste yendi dünya 1 numarası Federer'i...2005'te de yarı finalde yenmişti Nadal. 4 senedir Federer'in kazanamadığını tek grand slami kazanmaması için tek başına mücadele ediyor yani Nadal...

Başlık biraz ağırmış gibi görünebilir. Ulen maçı izlememişsin, nerden biliyorsun ezdiğini falan diyebilirsiniz... Ama biz de destekli sallıyoruz. Yorumları okudum, istatistiklere falan baktım... Bir kere 6-1, 6-3,6-0'la 3-0 kazanıyor Nadal. Federer 35 basit hata, Nadal 7... Federer toplam 52 puan, Nadal 92... Aradaki farklar dikkat çekici... Federer kariyerinde ilk kez bir finalde bu kadar çaresiz oynamış, belki de ilk kez hezimete uğradı...

Bu noktada biraz Federer'le ilgili düşüncelerime yer vermek istiyorum. Acayip gıcık kapıyorum ben bu adama... Bir kere burnu havada geliyor bana... Haa ben de bu kadar domine etsem tenisi, nasıl burnum havada olur anlatamam, az bile yapıyor, orası öyle... Ama böyle hal ve tavırları itici geliyor.

Ama belki de asıl sebep 2001 Wimbledona dayanıyor. Tenise yeni yeni ilgi duymuya, izlemeye başladığım yıllar... Trt 3'de izliyorum turnuvayı maç kaçırmadan... İki tane adamı tutuyorum. Biri sempatik, turnuvayı kazanan Goran Ivaniseviç... Diğeri efsane ve karizmatik Pete Sampras... Ama bir yeni yetme çıkıyor ve üstat Pete Sampras'ı yeniyor... Roger Federer o yeni yetme... O günden bugüne gıcık oluyorum...

Ama yavaş yavaş Roger Federer efsanesi de tükeniyor... Bu sene 33 maç kazanıp 8 maç kaybetmiş. Sadece Estoril Open'ı kazanmış... Gerçekten büyük bir düşüş var... Harika gençler geliyor alttan onu zorlayan... Monfils yarı finalde biraz daha dayanıklı olsa eliyebilirdi Federeri...Djokovic var sonra...
Maçtan girdik nerelere geldik toparlayalım bari...Rafael Nadal 2008 Roland Garros şampiyonu oldu...Federer ise yine eli boş döndü Roland Garros'tan... Sırada Wimbledon var. Bakalım son iki yıldır Federer'e kaybeden Nadal, Federer Roland Garros'u kazanamadan Wimbledon'ı kazanabilecek mi?

ilk post ilk heyecan...

Blogumuzun kurdelesi kesilirken...ortadaki benim...


Efendim öncelikle herkese merhabalar... Okuyan birileri varsa tabi... Bu ilk postumda bu blogun olayının ne olduğunu anlatmaya çalışıcam...

Kendimi tanıtarak başlıyım. Ya da vazgeçtim tanıtmıycam. Evinde oturmuş göbeğini kaşırken saçma sapan yazılar yazan biri olarak bilin siz beni... Evet,evet bu bilgi yeter şimdilik...

Kendimi tanıttııktan sonra neden bu blogu kurdum. Çünkü sıkıldım... Arada birşeyler yazmak istedi canım. Kendimi tatmin etmek istedim. Budur yani...

Peki bu blogun içeriği ne olucak? Her şey... Ya da benim ilgi duyduğum, ki dönem dönem değişik şeylere ilgi duyarım, her şey... Spordan sinemaya, güncel konulardan siyasete, edebiyattan mizaha, sanatın her çeşidinden saçmalamanın her çeşidine... Kısacası aklıma esen her şey...

Son olarak kurallar...

Kural 1: Yazar bu blogu istediği an kapatma hakkına sahiptir, kimse de bir bok diyemez. Bir daha da açmaz.
Kural 2: Yazar kural 1'i istediği an delme hakkı vardır.
Kural 3: Bu blogda yazar imlaya, dil bilgisine dikkat etmek zorunda değildir.
Kural 4: Yazar istediğini yazar, isteyen istediğini anlar.
Kural 5: Burda kuralları yazar koyar, burda tanrı yazardır....
Kural 6: Bu kuralların hiç bir anlamı yoktur...

Şimdilik bu kadar...Öptüm kib mucxxxxx...