07 Ağustos 2008

sıkı can iyidir, tez çıkmaz...



efendim, bu blogun halinden, gidişatından memnun değilim ben... yazmaya başlarken böyle bir blog hayal etmemiştim. daha kişisel bir şeyler yazmaktı amacım ama şartlar farklı bir şeye götürdü bu blogu.

ama olsun. hiçbir şey için geç değildir. bugünden itibaren kişisel şeylerle de doldurucam bu blogu. öyle istiyorum çünkü.

son birkaç gündür içimde bir sıkıntı var. hani böyle nedenini bilmediğiniz garip bir duygu olur ya içinizde, anlam veremezsiniz, birşey yapmak istemezsiniz falan. işte o var ben de. bir bitkinlik, bıkkınlık var bende.

nedeni ne olabilir acaba? yazın ortasında ankarada çürüyorum. izmiri özledim... canım boyoz çekti. barışarock gidemiyorum param yok( bir hafta sonra olsa ne olurdu sanki). koskoca evde yalnızım... hiç derse gidesim yok... evden çıkasım yok... yataktan çıkasım yok... şöyle aşık olup, seveceğim biri yok.

bu yazıyı yazarken annem aradı ve yazmak istediğim yazıya yeni bir boyut kattı... başlığı bile değiştirdim, o derece... 'napıyorsun' dedi. 'napıyım anne evdeyim oturuyorum işte' dedim. 'sıkılıyorum' dedim. ve benim hayatımı mahveden sözlerden birini sarfetti yine... 'sıkı can iyidir, tez çıkmaz'...

annem bu lafı küçüklüğümden beri söyler bana... sürekli sıkılanbir çocuktum ben. bu lafı anlayana kadar uzun zaman geçti. 'anneme sıkılıyorum dedim bana sıkıcan dedi. neyi sıkıcam ki? tez ne demek?? nerden çıkmıyor ki bu tez? ne demek lan bu...' bunları düşününce tabi sıkılma falan kalmaz.

ama yıllar geçtikçe, sürekli bu monotonluk yedi bitirdi beni. neyin var diyor, sıkılıyorum diyince robot gibi aynı söz. çok yardımcı oldun, derdime çare buldun anne...

hayır, şu an lafın tam olarak ne anlama geldiğini anlıyorum ama mantıksal açıdan yine bir anlam veremiyorum. sıkı can niye tez çıkmıyor ki?... eğlenen adam küt diye gidiyor mu?? böyle bir bilimsel deney var mı? 50 tane eğlenen ve 50 tane sıkılan adam üzerinde yapılmış bir araştırma falan? yoksa fareler üzerinde mi test edilmiş? isviçre bilim adamları yapmıştır kesin bu deneyi... isviçre ne refah bir toplumdur ki bilim adamları saçma sapan şeyler araştırıyor. peki bu intihar edenler falan hayattan sıkılanlar değil mi? eee ne diye ölüyor bunlar?? yoksa zevkten mi intihar ediyorlar?...

yine saçmalamaya başladım ben. kendi iyiliğim için bitiriyim yazıyı...

bir de dayım 'sıkma canını, okşa patlıcanı' derdi bana. lan bu küçücük çocuğa söylenir mi? buna da az kafa yormamıştım ben...

bak hala bitiremiyorum yazıyı. bitirdim...

offf, ne pis bir çocukluk geçirmişim lan ben...

bak hala!!

2 yorum:

ziggytheking dedi ki...

dayılar hep böyledir zaten. ama cidden ankara'nın yazının insana böylesi bir iç sıkıntısı getirdiği aşikar. seçmenlerinin deyimiyle göççek başkan deniz getirse de çimsek.

getabbaaww dedi ki...

dayılar çocukların gelişmesinde çok önemli roller oynuyor sanırım:P

göççek başkan içicek temiz su versin bize yeter... deniz eksik kalsın:)