bugün yaz okulunun ilk finaline girdim efendim... sınav iyi geçmedi haliyle... sebep neydi peki?? sebep postun başlığında.
şöyle ki dün uzun zamandır izlemek istediğim abbas kiorastami'den kirazın tadı (orjinal adı ta'm e guilass) adlı film vardı trt'de. trt'nin yayınıyla ilgili bazı söyleyeceklerim var ama o bir daha ki posta... neyse biz geçelim filme...
filmi değerlendirmeden önce iran sineması ve abbas kiorastami ile ilgili birkaç söylemek isterim. efendim çoğu film eleştirmenleri şunu savunur. avrupa ve hollywood sineması 70'ler ve 80'ler bir senaryo sıkıntısı, bir tıkanma yaşamıştır. bu dönemde dünya sinemasında doğu kültüründen beslenen bir sinema arayışı belirdi. daha önce hindistanın dindirdiği bu arayışı bu dönemde sivrilen iran sineması yapmıştır ve hala günümüzde de yapmaya devam etmiştir. tabi bu dönemde iran sinemasına rakip olabilecek niteliklere sahip türk sineması erotizme yönelerek safdışı kalmıştır o ayrı bir konu... işte bu dönemde iran sinemasının yükselmesine en büyük katkıda bulunan yönetmenlerdendir abbas kiorastami... bir çok başyapıta imza atmıştır ve benim sevdiğim yönetmenlerdendir.
kirazın tadı ise kiorastami'nin ulaştığı en üst nokta olarak kabul edilir ki bu film kendisine cannes'dan altın palmiye getirmiştir 1997 yılında... bu filmle ilgili değerlendirmeme geçmeden önce izlemediyseniz bu filmi mutlaka izlemenizi öneririm...bir de izlemediyseniz yazının devamını okumayın, yoğun spoiler var çünkü... hatta filmi izledikten sonra okuyup yorumlarınızı paylaşırsanız daha bir mutlu olurum... evet...
************************************************
film intihara karar veren bir adamın öldükten sonra cansız bedenini gömücek birini aramasını anlatıyor...neredeyse gerçek zamanlı ilerlemesi manidar bence. kiorastami sinemasının en önemli özelliklerinden gerçeklik... kiorastami der ki 'benim inanmadığım bir şeyi, seyircinin inanmasını bekleyemem.' işte bu yüzden filmin gerçek zamanlı olması bizi film zamanından çıkartıp gerçekliğe, adamın hayatına yönlendiriyor.
film boyunca adam tozlu topraklı yollarda arabasıyla gezip, yabancıları arabasını alıyor ve onlara para karşılığında kendisini gömmelerini teklif ediyor. gezdi yolların tozlu topraklı olması toprağa dönme isteğini simgeliyor bence. yamaçtan aşağı dökülen toprağın düşüşünü izleyip dalması bunu kanıtlıyor....
sürekli arabalarına aldığı insanları ikna etmeye çalışmasını izliyoruz adamın. bir asker, bi ilahiyat öğrencisini dil dökerek ikna etmeye çalışıyor. sürekli kendi konuşuyor, yani konuşmayı yönlendiriyor. asıl ilginç olan en son arabasına binen türk öğretmenin teklifini kabul ettikten sonra hiç konuşmaması ve öğretmenin sürekli konuşması, onu kararından vazgeçirmek için ikna etmeye çalışması... yani konuşmanın kontrolünü ona vermesi. ben burdan şunu çıkardım. intihar eden insan ne olursa olsun onu hayata bağlıcak, kararından vazgeçirecek birşeyler arar. aslında adamın arayışı kendi gömücek biri için değil, kendini vazgeçirecek biri arıyor kahramanımız...kararını gözden geçirmesini sağlıcak biri yani. zaten adamı arabadan indirdikten sonra aniden geri dönüp onla konuşmaya çalışması da bunu gösteriyor...
teklifi kabul eden öğretmenin bu teklifi ölmek üzere olan oğlunun tedavi masrafları için kabul etmesi hayat döngüsünü vurguluyor. yani birilerin ölümü, birilerinin yaşamı...
son olarak kafaları karıştıran filmin sonu için birkaç bişi söylemek istiyorum.bazıları filmin sonunu 'bu sadece bir film, o adam ölmedi, hatta o adam olmadı bile.film bitti hadi kalkın' diye yorumlayabilir. ama bence öyle değil. aslında bu düşünce kiorastami'nin anlatmak istediğinin tamamen zıttı. kiorastami bence burda 'evet bu gerçekliği ben yaratıyorum, siz buna inanmıyorsunuz. ama hayatta bunlar oluyor' demek istiyor. yani gerçekliği yaratma aşamasını göstererek hayatta böyle şeylerin varolduğunu vurguluyor. yani bu izledikleriniz gerçek değil ama hisleriniz ya da bu olayın gerçek olduğunu düşünmeniz,gerçekliğini hissetmeniz gerçek... tam anlatamadım ama umarım demek istediğimi anlamışsınızdır. anlatmak için son bir deneme daha... burda önemli olan kahramanın ölmesi ya da yaşaması değil, asıl önemli olan bunu merak etmek...
yazımı türk öğretmenin kahramanımıza söylediği bir sözle bitirmek istiyorum. 'sağdan gidelim evlat. yol biraz daha taşlı ama daha güzel.' yani hayata sarıl, pes edip bırakmaktan daha zor ama mücadele etmeye devam et...
**************************************************
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Bir çok sinema eleştirmenin ötesinde bakış açısıyla abbas kiorastami ve filmini yorumlamışsınız...
Tesadüfii blogunuzu bulmuş oldum fakat uzun zamandır yazmıyor görünüyorsunuz, umarım yazılarınızın devamı gelir...
Saygılar
Yorum Gönder